* * * * İ Ç E R İ K * * * * |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Parlayan Golf Topu
Ses Geçirmeyen Pencereler
Çift camlar, pimapen, isocam,... vs yeni değil. Bu camlar standart camlara göre hem ısıyı daha iyi koruyorlar hem de sesi daha az geçiriyorlar. Sesin gelmesinin nedeni camın ince olmasından çok, camın titreyen bir yapısı olması. Sesi durdurmanın yolu, araştırmacılara göre, titreşimi önlemek. Bunun için yapılan bir çalışmada camın esnek olması sağlanmış. Eklenmiş özel parçalar sayesinde cam esneyerek titreşimi yani sesi önlüyormuş. bu parçaların transparanlaştırılması için çalışmalar devam ediyormuş ve görünen o ki 5 yıl içinde satışa çıkması öngörülüyormuş.
|
Kaydıraklı bina
Gizli elektrik prizi
Gizli olan priz değil, prize koyduğunuz. Priz görünümündeki bu saklama alanı, değerli eşyaları gizlemek için yapılmış.
|
Katlanabilir mangal
VeinViewer - Damar bulucu
Kan alırken yaşanan en büyük sıkıntı damarı bulamamaktır. Hemşirelerin en büyük sıkıntılarından birisi olan damar bulma işlemi için artık tehlikesiz bir yöntem var. Özel bir ışıkla damarların nerede olduğu hastayı delmeden görebilmek artık mümkün.
|
Kıyafetleri giymeden deneyin
New York'taki Bloomingdales dükkanında yeni bir teknoloji test ediliyor. Müşteriler aynanın önüne geçip istedikleri giysinin üzerlerinde nasıl durduğunu görebiliyorlar. Kıyafet denemeyi bir ölçüde hızlandıracak bu uygulama, 3 boyutlu kıyafet görsellerini ayna benzeri bir ekrana yansıtıyor, karşısına geçenler kıyafeti giymiş gibi kendilerini görüntüleyebiliyorlar.
|
Telefon açan bitkiler
NYU Üniversitesi'nin üzerinde çalıştığı çalışma, bitkilerin sahiplerini aramasına izin veriyor. Bitkiniz susuz kaldığında bunu belirlenmiş bir numarayı arayarak size haber veriyor. Belirlenmiş ses dosyası size dinletiliyor ve gelişmelerden haberiniz oluyor. Aslında çok basit olabilecek bu fikir, canlı ama konuşamayan bitkileri anlamak için oldukça enteresan bir yöntem.
|
Kurşun geçirmez ceket
Kurşun geçirmez ceket dendiğinde aklıma hep polislerin giydiği o kalın kıyafetler gelirdi. Fakat görünüşe göre artık bu kadar kaba ve hantal şeylere gerek yok. Bir çok bilim-kurgu filmi de gelişmelerin bu şekilde olacağını sanırım düşünememiş. Bu ceket, kurşun geçirmiyor, bıçaklanmayı önlüyor ve sadece 3 kilo.
|
Koltuklu alışveriş sepeti
İşten çıktınız çok yorgunsunuz, süpermarkete gidip alışveriş yapmanız gerekli. Yapmanız gereken tek şey bu alışveriş sepetinden edinmek. Neden mi? Resimde de görüldüğü gibi yorulduğunuzda oturup dinlenebiliyorsunuz...Tembel alışveriş severler için.
|
Kendini temizleyen kıyafetler
Amerikan ordusu için geliştirilmiş. Haftalarca yıkamanıza gerek olmayan özel bir kumaş. Bekarlar için iyi haber.
|
Philips'ten dijital boya
Lazer ışınlarıyla duvara ya da herhangi bir zemine çizim yada boyama yapma imkanı sunan bu ürün, resim sanatına teknolojik bir boyut kazandıracak gibi... Philips'ten.
|
Sihirli Mum
Japonlar, her şeyin teknolojisini geliştire dursun, bizler uzaktan da olsa takip etmekten ve hayret etmekten geri kalmıyoruz. Şimdi de LCD mum geliştirmişler. Yapmanız gereken sıradan bir mum yakmakla aynı, tabiiki özel bir kibritle ...
|
Uykuyu algılayan araba
Mercedez Benz, sürücünün uykusunu algılayan arabalar üretmeyi planlıyor. Geliştirme aşamasında. Uykuyu algılayınca ne oluyor diyorsanız, uykusuzluğu gidermenin tek yolu hala uyumak.
|
Kadınlar için koruma ceketi
Bayanları saldırılardan korumak için tasarlanmış bir ceket. Hemen elin altındaki kumandayla yönetilen bu ceket, kendisini tutana elektrik şoku veriyor.
|
Kurabiye bardağı
Hem kahveyi hem kurabiyeyi bir arada taşımak için yapılmış olmalı. Eğlenceli.
|
Isıtmalı pantolon
Sizi bilmiyorum ama kış aylarında beni sıkıntıya sokan detaylardan birisi sabah sıcak yorgandan çıkıp buz gibi pantolonu giymek. Bu pantolonda bacaklarınızı ve ellerinizi koruyan ısıtıcıları var. Uzaktan kontrol edebildiğiniz ısı kontrol kumandası işi daha bir kolaylaştırmış. Harika değil mi?
|
Büyüyen Ayakkabılar
Çocukların ayaklarının ne kadar büyüdüğü malum. Ne kadar sık ayakkabı almak gerektiği de. Inchworm isimli bir ayakkabı şirketi 3 numarayı aynı anda kapsayan bir ayakkabı(lar) yapmış.
|
Enteresan bir yatak
Çalışma masanız ve yatağınız. Enteresan değil mi?
|
Serinleme Zamanı
Kışın USB ile elimizi, ayağımızı sıcak tutan eldiven ve terlikler, kahvemizi ısıtan kupalardan sonra, işte asıl bu mevsimde gerekli olan bir ürün daha. Bu fanlı gömlek , USB 'den aldığı güçle fanı çalıştırıp sizi serinletiyor. Peki ' benim USB takacak bir yerim yok ben bunu yolda yürürken de takacağım ' diyorsanız o zaman dört adet kalem pil işinize yarayabilir. Tek sorun, çıkan ses ve gömleğinizin biraz kabarık durması olacaktır.
|
Tekerlekli sandalye kullananlar için araba
Tekerlekli sandalye kullanan insanların arabaya tek başlarlına binmesi çok zordur. Kendilerini sandalyeden kaldırarak yan tarafa atmaları gerekir. Sitenin dilinden tam olarak bu arabanın ne özellikleri olduğunu anlamak zor fakat pratik bir araç gibi görünüyor. Üstelik sevimli.
|
Isıtıcılı dağ kıyafeti
3 seviyeli ısıtıcı sunan bu kıyafet sayesinde, soğuk artık problem değil. Pille çalışan bu kıyafetin fiyatı biraz tuzlu ama (600USD) ama ileride soğuğu o kadar da dert etmeyeceğimize iyi bir işaret. Ne gerek var ki, 5 kat giyinirim demiyorsanız, iyi bir alternatif olduğu kesin.
|
El ısıtıcısı
Soğuk havada dışarıda oturuyorsunuz elleriniz doğal olarak üşüyor. İşte bu eldivenleri USB port'a takarak ellerinizi sıcak tutabiliyorsunuz.
|
Kar topu makinesi
Kartopu yaparken elinizin donmasından mı şikayetçisiniz. Yoksa hayır, ben eldiven kullanıyorum mu diyorsunuz? Peki eldiven kullandığınızda istediğiniz gibi kar toplarını şekillendirebiliyor musunuz? Eğer hem ellerim donmasın, hem de havada istediğim gibi dağılmadan giden kar topları yapmak isterim derseniz, bu alet tam size göre. Dondurma kaşığına benzeyen bu alet, hem çok sıkı hem de çok düzgün kar topları yapmanıza imkan veriyor.
|
El kullanmadan şemsiye
Elinizi kullanmadan taşıyabileceğiniz bir şemsiye. Birkaç kez elim doluyken gerçekten böyle bir şeye ihtiyaç duydum. Mesela eşinizin elini tutuyorsunuz, diğer elinizde çanta. Süper.
|
Anahtarı unutma derdine son
Artık anahtarımı unuttum, ah bu kapıyı açmak için gereken şifre neydi derdine son! Sadece parmağınızı göstererek kapınızı açabileceksiniz.Film sahneleri gerçek oldu diyebiliriz. Üstelik 25 tane ayrı parmak izi için hafızası var. Yanılgı ihtimali ise milyonda bir. Fikir çok yeni olmasa da teknoloji oldukça başarılı...
|
Makyaj gözlüğü
Çünkü gözlük gözünüzdeyken makyaj yapamazsınız, çıkardığınızda ise göremediğinizden yine makyaj yapamazsınız. Bu gözlük harika bir çözüm. İki gözünüz aynı numara olmasa bile, gözlüksüz yapmaktan daha iyi bir netice alınacağı kesin.
|
Uçak geliyor, açın ağzınızı
Çocukken anneannem beni uçak geliyor deyip kandırıp yedirmeye çalışırdı, hatırlıyorum. Ya da çok anlatıldı hatırladığımı sanıyorum.Daha inandırıcı bir yol bu olsa gerek.
|
Hep hayal etmişimdir, ne hayal ettiğimi bilmeden yapmışlar. Telefonları veya şarjlı cihazları bir kabloya gerek kalmadan şarj etmek. Habere göre, elektromanyetik endüksiyon ile (ne demek bilmiyorum, sözlükten baktım) telefonumuzu yukarıda görünen cihazın yakınına koyup, 10-15 dakikada şarj edebilecekmişiz. Hazır değil ama hazır olacağını bilmek bile heyecan verici. Seiko Epson ve Murata firmasının ortak çalışması imiş.
İşte bir telefondan bahsedilecekse, böyle farklı görünen bir telefondan bahsetmeli. Almayacak bile olsak, masaya koyduğumuzda bizi farklı gösterecek telefonlar (böyle fantazilerim yok ama) teknoloji pazarını renklendiriyor.
Ünlü ve pahalı müzik sistemi üreticisi Bang & Olufsen, Samsung'la birlikte bir müzik telefonu çıkartmış. Oldukça başarılı.
LCD, plazma Tv'ler yeni değil. Yarış daha kaliteli görüntü sağlayanını, daha iyi renk verenini sağlamakta. Eskiden kalın televizyonlara alıştığımızdan olacak, LCD ve plazmalar çıktığında büyük sükse yaptılar. Fakat oysa, incelme konusunda daha gidilecek çok yol var. Kağıttan ekranlar yapılabildiğini biliyoruz hepimiz.
Hitachi, bu yolda, 1,9 inch inceliğindeki ultra ince LCD'sini tanıtarak ilerliyor.
Microsoft'un I-pod rakibi ürünü Zune'un yeni versiyonu çıkıyor. Başarısızlığı belirli bir oranda kanıtlanmış olsa da, yeni özellikleri fena değil. Form faktörü çok değişmemiş ama içindeki flaş uygulama vs oynamak için eğlenceli olabilir. Gerçi yine de I-pod Touch (I-phone kıvamınaki ama sim kartsız I-pod) varken ne kadar başarı sağlayabilir tartışılır.
Zune çıktığından beri 1,2 milyon adet satmış. Aynı dönemde I-pod satışları ise yaklaşık 40 milyon. Daha iyi bir cihaz bile olsa, insanların tercih etmediği açık.
Merhabalar,
Cep bilgisayarının yaratıcısı, bir zamanların bu konudaki pazar lideri Palm'dan yeni bir ürün. Palm Foleo. Cep bilgisayarı ile laptop arası. Küçük hafif, ve kullanışlı. 10 inch ekran, ve rahat klavye. Hafif, ince. Oldukça kullanışlı. Laptop taşımak istemeyenler için ideal. Linux OS işletim sistemi kullanan cihazla ilgili çok bilgi yok. Lansmanına daha var çünkü.
Samsung i620, qwerty klavyeli ince bir akıllı telefon. Henüz ürün Samsung tarafından tanıtılmadığından sadece güzel görüntüsüyle yetiniyoruz.
24 saat golf oynamak isteyenler için.
Link
Motorola kendisini tekrar ünlü yapan Razor serisinin yeni versiyonunu sonunda resmi olarak duyurdu. 2megapixel kamera, html tarayacı, Edge destekliyor, çift ekranı var. Müzik çalıyor ve "crystal talk" isimli fonksiyonu ile ortamdaki gürültüye göre ses yüksekliğini ayarlıyor, uğultuyu azaltıyor.
Link
Pinponu laserle oynamak isteyenler için, üretilmiş (pinpon oyunu değil ama benziyor). Nintendo'nun sansasyonel oyun konsolu Wii'den sonra bu tür teknolojiler daha da gelişeceğe benziyor.
Link
Göz ile kullanıcıyı tanıma teknolojisi uzun zamandır var. Özellikle bilim kurgu filmlerinde izlesek de, bir çok büyük teknoloji kuruluşunda kullanıldığını biliyoruz. Özellikle çok fazla güvenlik gerektiren yerlerde. Bu teknoloji bilgisayar faresi ile hayatımıza giriyor.
Link
Suyun yetersiz olduğu bu zamanlarda az su harcamak ne kadar etkili bir yöntem tartışılır. Tabii ki az harcayalım ama az harcatmaya çalışarak ne kadar önlenebilir. Her neyse, işte bu alet ne kadar su harcadığınızı gösteriyor.
Link
Adını çok da bilmediğimiz bu akıllı telefon tasarımıyla oldukça ilgi çekici. Windows Mobile işletim sistemi ile çalışıyor.
Link
Motorola'nın yeni çıkaracağı söylenen bu akıllı telefonun film oynatma yeteneği olan gelişmiş bir telefon olduğu söyleniyor. Kaynağa göre, 30fps (saniyede 30 kare) gösteren film oynatıcısı ile film izlemek mümkün olacakmış. Tabii ki 2GB'lık harici hafıza birlikte. Acaba filmler telefonlar için yakında harici disk/hafıza ile satılmaya başlayacak?
Link
Türkler Edison'a alternatif ışık kaynağı üretti.
Türk araştırmacılar, Edison'un icat ettiği ampule alternatif nanoteknoloji ürünü ışık kaynağı üretti.
Bilkent Üniversitesinden araştırmacılar, geliştirdikleri ''ayarlanabilir beyaz ışık'' teknolojisiyle Edison'un ürettiği ampulleri yüzyıl sonra değişime uğrattı.
Edison'un ürettiği ampuller ısıyı ışığa dönüştürürken, nanotekonoloji ile
üretilen nanokristalli ledler ise elektrik enerjisini direkt ışığa çeviriyor. LED
(Light Emitting Diode, Işık yayan Diyot) tabanlı ışık kaynaklarının ömrü 23 yıl sürecek ve otomobillerin aydınlatma sistemlerinde köklü değişiklere gidilecek.
Yüzde 90 oranında enerji tasarrufu sağlayan LED bazlı ışık kaynaklarının
küresel ısınma sorununa alternatif çözüm getireceği belirtiliyor.
Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile öğrencileri Sedat Nizamoğlu, Tuncay Özel ve Emre Sarı'nın bu çalışmaları, dünyanın en prestijli dergileri arasında bulunan ''NANOTECHNOLOGY'' dergisinin 14 Şubat 2007 baskısında da kapak konusu oldu.
Kağıt gibi TV ekranı !
Televizyonlar, cep telefonları ve diğer teknoloji cihazları için en ince ekran üretme yarışında Sony, geliştirdiği kağıt gibi ince ve görüntünün gösterildiği anda bile bükülebilen ekranla öne geçti.
Sony'nin web sayfasında da tanıttığı 2,5 inç (yaklaşık 5 cm) genişliğindeki yeni ekranın kalınlığı sadece 0,3 mm.
Tanıtım filminde, renkli görüntüyü oynatırken bir kağıt gibi eğilip bükülebilen, yere düşünce kırılmayan ekran, Japon firması tarafından bu hafta Kaliforniya'da yapılacak akademik bir sempozyumda sunulacak.
Sony sözcüsü Chisato Kitsukawa, organik ince film transistörü veya TFT teknolojisiyle geliştirilen bu ekranın ticari bir ürün olarak kullanılıp
kullanılmamasına henüz karar verilmediğini belirterek, "Ancak, gelecekte bu ekran bir lamba etrafına veya bir kişinin bileğine sarılabilir, hatta bir kumaş gibi üste giyilebilir ya da duvar kağıdı gibi kullanılabilir" diye konuştu.
TV ekranını geliştiren Nagoya Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar
Mühendisliği'nden Prof Tatsuo Mori de, ekranın ufak tefek eksikliklerinin
kaldığını, daha büyütüp, sağlamlığını arttıracaklarını ve üretim giderini
azaltacaklarını söyledi.
Apple'dan Explorer'a rakip Safari
Apple şirketinin Başkanı Steve Jobs, hedeflerinin büyük olduğunu ve Safari'nin pazarın yüzde 4,9'unu ele geçirmesini amaçladıklarını belirterek, Safari'nin Windows'un en hızlı tarayıcısı ve İnternet Explorer'dan iki kat hızlı olduğunu söyledi.
Mac'ler ve Windows işletim sistemleri için aşırı popüler olan iTunes'un başarısını Safari için tekrarlamak isteyen Apple'ın Windows XP, Vista ve OSX işletim sistemi ile çalışan Apple Mac'ler için çıkardığı yeni web tarayıcısını Apple'ın web sitesinden indirmek mümkün.
300 kadar yeni özelliği bulunduğu belirtilen web tarayıcısı Safari, masaüstü için Stacks adı verilen yeni bir organizasyon sistemine ve müzik tutkunlarının iTunes'da albüm kapaklarına göz atabilmeleri gibi kullanıcıların imleçlerini dosya ve uygulamaların üzerine getirerek, o dosyanın ve uygulamanın özelliklerine göz atabilmesine olarak sağlayan yeni bir dosya sistemine sahip bulunuyor.
Yeni tarayıcı ayrıca kullanıcıların film, fotoğraf, belgeler gibi dosyaları bağlantılı uygulamayı açmadan ön izleme yapabilmelerini sağlayan Quick Look adlı bir özellik sunuyor. Bu özellik sayesinde kullanıcı bir film dosyasına QuickTime programını çalıştırmadan ön izleme yapabilecek.
İPHONE İÇİN PROGRAMCILARA ÇAĞRI
Appel ayrıca 29 Haziran'da çıkaracağı müzik çalarlı mobil telefon iPhone'un yeni uygulamalarının geliştirilmesinde üçüncü taraflara yeşil ışık yaktı.
Eski stratejisinden "u dönüşü" yapan şirketin Başkanı Jobs, programcıların iPhone'un web uygulamalarını geliştirmekte yardımcı olabileceklerini ve böylece yakında piyasaya çıkacak cihazın güvenliği korunmak şartıyla özelliklerinin artırılabileceğini söyledi.
Türkiye yazılım üssü olmaya aday
Dünya bilişim lideri Bill Gates'in bile hacker olaylarıyla dikkatini çektiği Türkiye'nin, hükümet desteğiyle de yapılacak bir atılımla yazılım sektöründe son 5 yılda lider konumuna gelen Hindistan'ın yerini alarak, Avrupa'nın yazılım üssü olabileceği belirtildi.
Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Logo Yazılım Genel Müdürü Birol Cabadak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de halen yazılım sektörünün öneminin kavranmadığını, şirket olarak halka açıldıkları dönemde borsada 1.5 yıl ne iş yaptıklarını, sermayelerinin, giderlerinin ve kazançlarının ne olduğunu anlatmaya çalıştıklarını belirtti.
Cabadak, buna karşın genç kesimin bilgisayar alanında kendini geliştirdiğini, hatta uzmanlaşmaya başladığını, bu değerlerin iyi yönlendirilmesi ve üniversitelerde yazılım alanına önem verilmesi gerektiğini söyledi.
Hindistan'ın yazılım alanında bugünkü yerine gelebilmek için 20 yıl öncesinden eğitim yatırımı yaptığını anlatan Cabadak, Türkiye'nin de ithalat olmadığı için cari açığı etkilemeyen, ihracatta ise önü açık yazılım sektörüne yönelmesi gerektiğini vurguladı.
Cabadak, Türkiye'de çok başarılı bilgisayar kullanıcıları, yazılım uzmanları bulunduğunu, son olarak İzmir'deki bir firmanın Microsoft tarafından satın alındığını bildirdi. Ülkede yazılım alanında başarılı daha bir çok firmanın bulunduğunu, ancak bunların tanıtımlarını iyi gerçekleştiremediğini ifade eden Cabadak, şunları kaydetti:
''Türkiye'nin en büyük avantajı bilgisayarla tanışmış bir genç kitleye sahip olması. Avrupa ve ABD'deki yaş ortalamasının yükselmesi yazılım gibi genç beyinlere ihtiyaç duyulan sektörlerde, genç nüfusa sahip ülkelerin önünü açtı. Türkiye'nin bilişim anlamında önün açık, ancak, yatırım yapılmıyor. Bu sektörü değerlendirip yatırım yapan bir grup yok. Bugün Türkiye'de bilişim pazarı 18 milyar dolar. Gelecek yıl bir milyon 200 bin adet notebook satılması hedefleniyor. Bunun 300 milyon doları yazılımı oluşturuyor. Bu da pazarın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.''
Cabadak, ABD'deki Microsoft merkezinde çok sayıda Türk gencinin görev aldığını, Türkiye'de yeterli yazılım olmadığı için gençlerin bu ülkeyi tercih ettiğini vurguladı. Mevcut bilişim şirketlerinin ise büyüyemediğini, bu nedenle yeni bilişimcilerin ortaya çıkmadığını anlatan Cabadak, şöyle devam etti:
''Türkiye değerlerini bu dönemde iyi değerlendirmeli. Hindistan fason üretimle, çeşitli firmalara parça parça kod yazıyor. Yazılım konusundaki giderek kaybediyor. Hindistan'ın 25-30 milyar dolar ihracatı var. Ancak, kendi markaları yok, mevcut yapılarının altı boş. Türkiye ise Bill Gates'in bile dikkatini çeken gençlere sahip. Elimizdeki yeteneklerin birçoğu iyi değerlendirilemediği için bilgisayar korsanlığına (hacker) yöneliyor. Türkiye'nin bir an önce modelini kurup, yazılımda atağa geçmesi gerekir.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çıkıp, (Türkiye yazılım ülkesidir, Avrupa'nın yazılım üssü olacağız) desin, böylece yazılımcıları da atağa kaldırır.''
Bilişim sektörünün sürekli geliştiğini anlatan Cabadak, ''2023'de bilişim sektöründe 2 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Yazılımda hiç ithal girdiniz olmaz. Turizmden çok daha önemli bir sektör'' dedi.
İnternetten evinizi izleyin
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte hırsızlık olaylarının artması nedeniyle vatandaşlar, evlerini ve iş yerlerini korumak için güvenlik sistemlerine yoğun talep gösteriyor. Eskiden evlerini bekçi köpekleriyle korumaya çalışan vatandaşlar, artık teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan algılamalı alarm sistemleri ve internet üzerinden yürütülen kameralı takip sistemlerini tercih ediyor.
Konya'daki bir güvenlik şirketi sahibi olan Ömer Faruk Kablama, ev ve iş yerlerine güvenlik sistemi taktırmak isteyen vatandaşların, daha çok algılamalı ve aramalı alarm sistemlerini tercih ettiğini bildirdi. Bu sistemin kişinin evde bulunmadığı zamanlarda hareketi algılayan dedektör sayesinde işlediğini ifade eden Kablama, kapının ya da pencerenin açılmasıyla devreye giren sistemin daha önceden hafızaya alınan telefon numarasına ulaşarak, ev sahibini bilgilendirdiğini ifade etti.
İNTERNETTEN EVİNİZİ İZLEYİN
Bunun yanı sıra son zamanlarda kameralı takip sistemine yoğun ilgi
gösterildiğini bildiren Kablama, eve kurulan kamera sistemi sayesinde
kişinin, dünyanın her yerinden internette IP numarasını girerek istediği
zaman evini ya da iş yerini izleyebildiğini kaydetti.
Kablama, bu sistemle bilgisayarın hard diskine yedekleme yapıldığını, böylece daha önceden kameraya alınan görüntülerin de izlenebildiğini bildirdi. İş yerlerinde de özellikle personel takip sisteminin kullanılmaya
başlandığını belirten Kablama, çalışanının performansını değerlendirmek
isteyen iş verenlerin kamera sistemi kullanımının arttığını, bu sistemin
özellikle sanayi kesiminde tercih edildiğini ifade etti.
TELEFONLA HIRSIZA 'EV BOŞ DEĞİL' MESAJI
Kablama, hırsızlık olaylarına karşı geliştirilen son teknolojinin ise akıllı ev otomasyon sistemleri kapsamında tasarlanan, evdeki lambaların ya da müzik seti, televizyon gibi eşyaların telefonla uzaktan çalıştırılması olduğunu söyledi. Bu sistemle kişinin evde yokken, nerede olursa olsun istediği saatte ev ya da iş yerinin telefonunu arayıp daha önceden belirlenen kodu girdiğini bildiren Kablama, kodla verilen komut doğrultusunda evdeki ışığın açılıp kapatılabildiğini ya da müzik setinin çalıştırılabildiğini ifade etti.
Kablama, böylece evde birilerinin olduğu izlenimi verilerek, hırsızlık olaylarına karşı önlem alındığını kaydetti.
Konuşan kağıt icat edildi
İsveçli bilim insanları, konuşan kağıt icat ettiler. Mid Sweden Üniversitesinden araştırmacıların geliştirdiği kağıttan yapılan bilbordlar, kullanıcı dokunduğunda önceden kaydedilen sesleri dinletiyor.
Temasa hassas iletken mürekkep kullanılan dijital kağıt prototipinin üzerinde baskılı durumda hoparlörleri de bulunuyor.
Bu teknolojinin gelecekte reklam alanında, hatta ürün paketlemede bile kullanılabileceğini belirten İsveçli ekip, tanıttıkları prototipte, buluşun tatil yerlerinin pazarlanmasında kullanılmasının da mümkün olduğunu gösterdiler.
Projenin başındaki Mikael Gulliksson, prototiple ilgili yaptığı açıklamada, "Bilborda yaklaştığınızda, sahil resmi bulunan kartpostala elinizi koyuyorsunuz ve bu tatil beldesiyle ilgili kısa bir tanıtımı dinleyebiliyorsunuz" diye konuştu.
NASA , uzayda elektrik üretecek
Küresel ısınma ve dünya nüfusunun artması nedeniyle enerji kaynaklarının kısıtlı hale gelmesi bilim adamlarını yeni arayışlara yönlendirdi.
NASA'nın da içinde olduğu proje kapsamında uzayda elektrik enerjisi üreterek dünyada kullanmak için proje hazırlandı. Güneş ışınlarından üretilecek enerji, dünyaya mikroviyole ışınları ile yansıtılarak, kurulacak istasyonlarda elektriğe dönüştürülecek. Bu sayede sera gazlarının küresel ısınmaya etkisi de yok edilecek.
Pennsylvania Üniversitesi Mekanik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Noam Lior, 35 yıl önce düşünce olarak doğan uzayda güneş ışınlarından elektrik enerjisi elde etme ve bunu dünyaya ileterek kullanma düşüncesinin projeye dönüştüğünü söyledi. Projenin hayata geçirilmesinin önündeki tek engelin para olduğunu ifade eden Lior, kaynak bulunması halinde 15 yıl içerisinde uzayda üretilecek enerjinin dünyada elektrik olarak kullanılabileceğini vurguladı.Lior, başta ABD, Japonya, Fransa, Almanya olmak üzere uzay araştırması yapma kapasitesine sahip bütün ülkelerin projeyle ilgilendiğini söyledi.
DÜNYANIN ENERJİ KAYNAKLARI
Dünya nüfusunun 50 yıl içerisinde ikiye katlanmasının beklendiğini belirten Lior, bu nedenle enerji kullanımının da üç kat artacağını kaydetti. Enerji tüketiminin son 20 yılda iki kat arttığını vurgulayan Lior, ''Yeryüzündeki enerji kaynakları, tahminen yüz yıl daha yeter'' dedi.
Dünyada enerji üretiminin küresel ısınmaya etkisi nedeniyle muhalif eylemlerin başladığını belirten Lior, buna karşın gelişen uzay teknolojileri ve enerji çevirme sistemlerindeki gelişmelerin, uzayda enerji üretiminin cazibesini artırdığını söyledi. Lior, ''Uzayda elektrik üretimiyle sera gazlarının atmosfere olumsuz etkisi yok edilecek. Ayrıca uzayda ısı çok düşük olduğu için güneş ışığı mümkün olan en etkili şekilde elektriğe çevrilebilir. Isı çok düşük olduğu için yüzde yüz oranında daha etkili üretim yapılabilir'' diye konuştu.Uzayda, nükleer enerji de üretilebileceğine işaret eden Lior, bununla ilgili tehlikelerin henüz tam olarak tespit edilememesi nedeniyle ülkelerin çekinceleri olduğunu bildirdi. Lior, güneş ışınlarından yararlanma konusunda ise ülkelerin hem fikir olduğunu kaydetti.
UZAY BOŞLUĞUNDA VEYA AYDA
Güneş enerjisinden yararlanabilmek için uzaya gönderilecek istasyonların uzay boşluğuna bırakılabileceğini ya da aya yerleştirilebileceğini belirten Prof. Dr. Noam Lior, şöyle devam etti:
''NASA, en uygun yerin ekvatorun 35.785 kilometre üzerindeki yörünge olduğunu açıkladı. Oradan geniş kitlelere enerji transferinin daha uygun olacağını söyledi. Bir diğer seçenek olarak kutup yörüngeleri araştırılıyor. Ay da diğer önemli bir alternatif. Oradan çıkarılabilecek madenlerle istasyonun inşası çok daha ucuz ve kolayca yapılabilir. Dünyadan ayın sürekli aynı yüzünün görülmesi ve ayda bulunan demir magnezyum gibi madenler ve az da olsa bulunan oksijen ve diğer gazlar, hem istasyonun yapılmasına hem de üretim için gerekli olan yakıtın bulunmasına uygun bir ortam sağlıyor.
İstasyonun yapımında robot teknolojisiyle, insan kullanımı asgari seviyeye indirilebilir. Ayın kullanımı halinde tahmin edilen giderler yüzde 30 oranında azalır. Ayda üretilen enerji, mikroviyole ışınları ile uzaya yerleştirilecek yansıtıcılarla dünyanın her köşesine ulaştırılabilir.
Ayda, güneş ışınlarından elde edilecek enerji, yeryüzünde üretilen her türlü enerjiden daha etkili olacaktır. Ay toprağı aynı zamanda izotop barındırdığı için enerji istasyonlarında yakıt olarak da kullanılabilir. 20 tonluk izotop ile ABD'ye bir yıl yetecek elektrik üretilebilir.''
ENERJİNİN DÜNYAYA TRANSFERİ
Uzayda üretilecek enerjinin dünyaya transferi için çeşitli yöntemler kullanılabileceğini belirten Lior, bu yöntemler içerisinde en uygununun mikroviyole ışınlarıyla yeryüzüne yansıtılması olduğunu kaydetti. Bu konuda fikir birliği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Noam Lior, ''Dünya yüzeyine yansıtılan enerji, antenler sayesinde alınacak ve ışınlar elektrik enerjisine konvektörler sayesinde çevrilecek'' dedi.
Uzayda üretilen enerjinin mikroviyole ışınlarıyla transferinin prensip olarak onaylandığını kaydeden Lior, ''Bu naklin yapılabilmesi için, ışınların diğer bütün dalga boylarından 1 ghz fazla olması gerekir. Ve kullanılacak bandın halen kullanılmakta olan kablosuz iletişim frekanslarına etki etmemesi gerekir'' diye konuştu.
Prof. Dr. Lior, enerji transferine alternatif yöntemin de lazer ışınları olduğunu vurguladı.
DÜNYADAN MALZEME NAKLİ
Uzayda enerji üretim tesisi kurmak için dünyadan malzeme gönderilmesi gerektiğine dikkat çeken Lior, şu anki roketlerle bunun mümkün olmadığını söyledi. Lior, kullanılabilir uzay taşıtı yapılmasının projenin en önemli ayağı olduğunu belirterek, NASA'nın bu konudaki çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Lior, sistemin insanoğluna aslında yabancı olmadığını da belirterek, şöyle konuştu:
''Biz şu anda zaten cep telefonları, uydu yayınları ile transfer uygulaması kullanıyoruz. Şu ana kadar bu proje denenmedi ama parça parça denendi de diyebiliriz. Örneğin mikroviyole transferi denendi. Bununla birlikte zaten neredeyse bütün uydular kendi kullanımları için elektrik enerjisi üretiyorlar ve yeryüzüne de sinyal gönderiyorlar'' diye konuştu.Prof. Dr. Lior, enerji üretimlerinin küresel ısınmaya etkisini yok etmek için tüm ülkelerin uzayda üretilecek elektrik enerjisini kullanmaları gerektiğini söyledi.
SİSTEMİN AVANTAJLARI
Dünya yüzeyinin sınırlı olduğunu belirten Lior, buna karşın uzayın hem sınırsız, hem de kullanım sonucunda herhangi bir çevresel sorun yaratmayacak olmasının en büyük avantaj olduğunu vurguladı. Uzayın güneşten enerji üretmek için en uygun yer olduğunu ifade eden Lior, ayrıca nükleer yöntemlerle enerji üretmek için de uzayın son derece büyük avantajları olduğunu ifade etti.
Uzayda yer çekiminin olmamasının enerji üretim üslerinin ucuz ve sağlıklı olmasını sağlayacağını dile getiren Lior, deprem riskinin de sıfır olduğuna dikkati çekti.
Prof. Dr. Lior, oksitlenme, yağış ve diğer dışsal faktörlerin olmaması sebebiyle uzaydaki tesislerin dünyadakilere oranla daha uzun dayanacağını, ayrıca enerjinin dünyadaki kullanım yerlerine dağıtımının daha kolay ve kayıpsız olacağını kaydetti.
DEZAVANTAJLAR
En büyük dezavantajın, uzaya bu şekilde bir tesisin kurulması ve işletilmesinin maliyeti olduğunu belirten Lior, uzayda güvenliğin sağlanmasıyla ilgili zorluklar yaşanabileceğini söyledi.Lior, ''Uzayın bölüşümü ve dağıtımının uluslararası alanda getireceği zorlukların yanında meteorların verebileceği zararlar hesaplanıyor'' dedi.
Uzayda enerji istasyonu kurulmasının önündeki bir diğer dezavantajın güvenlik olduğuna dikkati çeken Lior, sözlerini şöyle tamamladı: ''Önümüzdeki yıllarda teknolojinin ilerlemesi ile terör ve savaşlar boyut değiştirebilir. Bu da yatırımı düşünen ülkelerin kaygılarını artırıyor. Aynı zamanda uluslararası anlaşmalarla uzayın ve üretilen enerjinin dağıtımı ve kullanımının düzenlenmesi gerekir. Ülkelerin tekel olmalarının önüne geçilmesi gerekir ki bu sistem teröre sebebiyet vermesin.''
Sıkıysa uyanmayın!
Uykucular için özel olarak geliştirilen bu saatler uyumakta ısrar edenlere karşı uyuma hakkı tanımıyor ve netice saatin zaferi ile sonuçlanıyor...
Beş dakika daha uyumak için neler vermezdim.” Bu sözler tanıdık geliyor değil mi? Özellikle sabahları erken kalkmak zorunda olanlara... Yataktan kalkmak işkenceye dönüşüyor. Bangır bangır çalan saatler duyulmaz oluyor, binbir zorlukla aralanan göz kapakları telefonların erteleme düğmesine basar basmaz tekrar kapanıyor.
Uyanamama sorunu bahar aylarında zirveye ulaşıyor. Çözüm? Erken yatmak mı? Hiç sanmıyoruz. Daha orijinal çözümler bulmak lazım. Siz kapatmaya çalıştıkça elinizden kayıp giden tekerlekli çalar saatlere ne dersiniz? Ya da uykunuzun en hafif evresini tespit edip o sırada uyandıran akıllı saatlere... Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Gauri Nanda’nın icadı olan ‘kaçıp saklanan çalar saat’, sinir bozucu olduğu kadar etkisi oldukça büyük bir uyarıcı niteliği yaşıyor. Kapatmak için önce yakalamak zorunda olduğunuz saatin düğmesine basmayı başardığınızda ne derman kalıyor dizlerde, ne uyku kalıyor gözlerde. Nanda’nın ders projesi olarak geliştirdiği fikir, medyanın ilgisiyle önemli bir endüstriyel ürüne dönüşmüş. Clocky adıyla bilinen saatler farklı renk ve tasarımlarıyla uyanmakta zorlananların büyük ilgisini çekiyor.
Bir diğer ilginç tasarım da kol saati şeklinde hazırlanmış. Kol saati, uyuyan kişinin gece boyunca hareketlerini, kan basıncını ve kalp atışlarını kaydedip uyuma evrelerini saptıyor. Saatin orijinalliği, uykunun en ağır olduğu evreyi belirleyip kişiyi bu sırada uyandırmamasından geliyor. Sleeptracker adı verilen ürün, şu şekilde çalışıyor: Kişi saati 7’ye kuruyor ve 20 dakikalık bir zaman dilimi veriyor. Saat, 06.40 ile 07.00 arasında kişinin uyku evrelerini kaydedip uykunun en hafif bölümünde titremeye başlıyor. Böylece uyanmak daha kolay oluyor.
Uyandırmak için sesi değil ışığı kullanan ve gündoğumu hissi veren bir masa saatine ne dersiniz? Özellikle vardiyalı çalışanların işine yarayacak saat aslında gündoğumunu taklit eden bir masa lambası. Sabah 07.00’ye kurulan Wake-up-Light adıyla bilinen alet, 06.30’dan itibaren kademe kademe ışımaya başlıyor. Saat tam 07.00’de ise ortalık gözleri kamaştıracak bir aydınlığa kavuşuyor. Son teknoloji ürünü saatler, en iflah olmaz uykuculara bile bahane bırakmıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|